24 Aralık 2015 Perşembe

24 Aralık 2015, Perşembe

Bu hafta sonu da Gymboree Ankara'da Atölye Tempo Psikolojik Danışma Merkezinden, Psikolojik Danışman Sema Yüce'nin verdiği "Çocukta Öz saygı ve Öz güven Gelişimi” seminerine katıldım. Seminerden satır başları bu postta…

Olumlu Benlik = Özsaygı = Özdeğer
Özgüven performansa dayalıdır. Bir şeyi yaptıkça artar.
Özsaygı performans göstersek de göstermesek de zayıf-şişman, kısa-uzun, güzel-çirkin vs olsak da kendimizin değerli olduğunu hissetmemizdir.
Özsaygı özgüvenden daha temel bir duygudur.
İnsanın kendisine “EVET” diyebilmesi çok önemlidir.

Özsaygı
1. Ben önemsizim, başkaları önemli: Sürekli karşılaştırır, hep başkaları başarılıdır.
2. Ben önemliyim, başkaları önemsiz: Kendini yukarıda görür, başkalarını aşağıda görür. Bardağın hep boş kısmını görür. Yapacağım – edeceğim der ama yapmaz. Eylemsiz insanlardır.
3. Ben önemliyim, başkaları da önemli: İyiye layığım. Başarı – iyi aile – bolluk – huzur- bereketi hak ediyorum. Bardağın dolu kısmını görür. Eyleme geçer. Kendini kimseyle karşılaştırmaz.

Özsaygısı yüksek olan kişi problem çözer. Baş etme yöntemleri anlık durumlar için çözümleyici değildir. Problem çözücü olmak önemlidir. Seçim yaptığı davranışların problem çözücü olmasına dikkat eder.
Zeka akademik başarı için gereklidir. Gerçek hayat için duygusal zeka gereklidir.
Duygusal Zeka Özellikleri
- Problem Çözme
- Etkin İletişim
- Empati
-Hayat Başarısına Sahip Olması

İletişim hatalarıyla çocuğun özgüven ve özsaygısını bozma!
Etkin iletişimle özgüven ve özsaygı duygusunu geliştir.
Koruyucu halimiz özgüven ve özsaygı duygusunu engeller.
“Sen yapamazsın, ben yaparım.” Deme!

SAĞ EL
Hayatımızdaki kişiler sağ el oluyoruz. Her şeyi üstleniyoruz.
Kızgınlık
Aşırı yorgunluk
Aktif

SOL EL
Atıl kalıyor.
Pasif

- Çocuğun beğendiğin özelliklerini ona belirt.
- Yapabildiklerini söyle, yapamadıklarını değil!
- Geri bildirimin açık ve net olsun.
- Etiketler ve yargılar ŞİDDETTİR!

Sema Hanım bir araştırmadan bahsetti, çocuklara ANNEN SENİ NEDEN SEVİYOR? Sorusuna çocukların vermiş olduğu cevapları sıraladı.
- Matematikten 5 aldığım için
- Odamı topladığım için
- Yemek yediğim için
+ Kızı / oğlu olduğum için
+ Mutlu olduğum için
- Bilmiyorum

Sevginin Gösterilmesi
1. Sözel mesajlar
2. Hediye almak
3. Dokunmak
4. Kaliteli beraberlik
5. Hizmet Etmek



2 Aralık 2015 Çarşamba

02 Aralık 2015, Çarşamba

Hafta sonu Gymboree Ankara'da Atölye Tempo Psikolojik Danışma Merkezinden, Psikolojik Danışman Sema Yüce'nin verdiği "Çocukta İç Disiplin mi? Dış Disiplin mi?" seminerine katıldım. Bu seminerde ve verdiği diğer seminerlerinde en önemli noktasının "İLETİŞİM" olduğunu vurguladı. Eğer etkili iletişim kuramıyorsanız hiçbir konuda başarı elde edemezsiniz dedi. 

DİSİPLİN; İçinde yaşadığımız toplumun kurallarıdır
Çocuklar doğruları bizim koyduğumuz sınırlarla öğrenir.
DİSİPLİN = SINIR KOYMA
DIŞ DİSİPLİN (korku-tehdit) - İÇ DİSİPLİN ( özgür irade)
Herhangi bir uyarıcı olmaksızın yapması gerekeni yapıyorsa İÇ KONTROL. Amacımız iç kontrollü bir disiplin düzeni oturtmak olmalıdır.
Çocuklarımıza davranış şekillerimiz vardır. M1 - M2 - M3
M1: EBEVEYN-----------------------------------ÇÖZÜM ÇOCUK
M2: EBEVEYN ÇÖZÜM------------------------ÇOCUK
M3: EBEVEYN--------ORTAK ÇÖZÜM------ÇOCUK
ÖZETLE:

M1 (OTORİTER SİSTEM) : Kazanan ebeveyn, kaybeden çocuk.

Ebeveyn kendi isteklerini çocuğa kabul ettirerek / mantıklı açıklama sunarak / ikna ederek / korkutarak / tehdit ederek / konuşarak çözüme ulaşır. Burada önemli olan ebeveyn ihtiyacıdır. Bu otoriter bir sistemdir.
Ancak 3 şartta kullanılması önerilir;
1. Acele iş
2. Sizin ihtiyacınız çocuğun ihtiyacından daha üst düzeydeyse
3. Tehlike
Çocuğunuza olumsuz davranış olmadan önce veya olduktan sonra açıklama yaparak durumu kurtarabilirsiniz. Şimdi bu durumun çocuk üzerinde yaptığı olumsuz davranışları da olay bittikten sonra çocuğunuza bunu neden yaptığınızı açıklayarak OLUMLU hale çevirebilirsiniz. Öncelikle olumsuz etkilediğiniz çocuğunuzu DAHA SONRA OLUMLU hale getirebilirsiniz.
Bu sistemle kurulan ilişkiler sonucunda,
- Çocuk duygularını bastırmayı öğreniyor.
- Ebeveyne öfke geliştiriyor.
- Öz güveni sarsılıyor.
- Ebeveynin sunduğu çözümlere bağımlı hale gelip kendi kendine sorun çözemez oluyor.

M2 (TAVİZKAR SİSTEM) : Kazanan çocuk, kaybeden ebeveyn.

Çocuğun ihtiyaçlarının karşılandığı yöntem. Çocuk bir şeklide istediği her şeyi ebeveyne yaptırıyordur.
Bu sistemle kurulan ilişkiler sonucunda,
-  Sorunlu, sınır tanımaz, geçimsiz, paylaşma duygusu eksik çocuk
- Zeki ama hep bana hep bana diyen çocuk.
- Grup yaşantısında sıkıntı yaşayan çocuk.
- Beni zaten kimse sevmiyor diyen çocuk.

M3 (DEMOKRATİK SİSTEM) : Kaybeden yok / Kazan-Kazan Metodu.  
   
Çocuğunuzla yaşadığınız bir sorunda şu şekilde ilerlemeye çalışın:
1. Sorunun tanımı
2. Çözüm Önerileri Üretme ( Birkaç tane olmalı çünkü biri başarısız olduğunda, başa dönüp diğer denenmeli ve İLK ÇÖZÜM ün çocuktan gelmesi sağlanmalı
3. Çözüm önerilerini değerlendirme
4. 1 veya 2 sinde karar (ÇOK ÖNEMLİ)
5. Uygulama
6. Değerlendirme
Eğer belirlediğiniz çözüm sizi sonuca götürmediyse başa dönüp yeniden başka bir çözüm bulmanız gerekiyor.
Uygulama aşamasında
“Senin bunu yapabileceğine inanıyorum” DE
“inşallah bu sefer yaparsın” DEME!
Bir davranışın değişmesi için 21 GÜN gerekiyor!
Bu sistemle kurulan ilişkiler sonucunda,
- Sorunun tanımını yaptığı için sorumluluk alıyor.
- Adam yerine konmuş hissediyor.
- Yaratıcılığını sağlıyor. Hayata seçeneklerle bakmayı öğreniyor.
- Ben yapabilirim duygusu

KABUL EDİLEMEZ DAVRANIŞLARA CEZASIZ NASIL ENGEL OLABİLİRİZ?

A. Sorun Olan Davranıştan Önce;
1. Önleyici Açıklamada Bulunma; Evimize misafir gelecek ve biz misafir geldiği için mutlu olduğumuzu onlara HOŞ GELDİN diyerek onları karşılayacağız. İstersen önce ben söylerim sonra da sen söylersin vb.
2. Çevreyi Değiştirme; Ispanak yemeği yerine ıspanaklı börek
3. Örnek Olma; Önce sen saygılı ol, sonra çocuk. Önce sen kırmızı ışıkta dur ki çocuk da öğrensin.
4. Çocuğun İyi Alışkanlıklar Geliştirmesine Yardımcı Olma; Olmayan davranışına takılma; doğru olan davranışı takdir et.

B. Sorun Olan Davranış Sırasında;
5. Kabul Edilemez Davranışın Nedenini Düşünme; Önyargıya kapılmadan önce veri topla.
6. Yapıcı Çözüm; TV izlemesin peki ne yapsın? Seçenek üret. Puzzle, kitap, top vb.
7. Ailenin Bireyi Olarak Duygularını Ve Kabul Edilemez Davranışın Kendi Üzerindeki Etkilerini Açıkla;

C. Sorun Olan Davranıştan Sonra;
8. Kabul Edilemez Davranışın Etkilerini Göstererek Pişmanlık Duymasını Sağlama;
9. Çocuğun Kabul Edilemez Davranışının Sonuçlarını Yaşamasına Müsaade Etme;





30 Kasım 2015 Pazartesi

30 Kasım 2015, Pazar

Geçen hafta Bodrum'dan dönüşte annem de geldi bizimle Ankara'ya bir haftadır anneannen bakıyor yeniden oğlum sana.. Biz de dolayısıyla oyun oynayan, yaramazlık yapan, uyuyan Deniz fotoğraflarına yeniden kavuştuk. 

Sesli kitaplarını, dokun-hisset kitaplarını ve pencereli kitaplarını çok seviyorsun. Akşam biz işten geldikten sonra kitabını alıp kucağımıza oturuyorsun, sen sayfaları çeviriyorsun, biz de sana resimleri anlatıyoruz. Yırttığın yerleri gösterip ben yaptım diye kendini işaret ediyorsun! Kitaptaki resimleri soruyoruz sana onları gösteriyorsun.

Puzzle yapmayı seviyorsun, evdeki puzzlelar artık çok kolay senin için. Baban cumartesi günü yenilerini aldı sana, bakalım onlarla aran nasıl olacak?

Trenini aldığımızdan beri çok seviyorsun ama kesinlikle raylarda gitmesine izin vermiyorsun, bütün evi turluyor tren. ve treni çalıştırıp bırakıyorsun, o bir yerlerde çalışsın istiyorsun, anlamış değiliz bu durumu.

Hala çok fazla konuşmuyorsun, ama derdini çok iyi anlatıyorsun. 
Yeni kelimelerin gel, de da (Eda Teyzen). Hala anne veya Ece demiyorsun :( Hatta bazen bana da baba diyorsun. Ama anne nerede diye sorduğumuzda parmağınla beni gösteriyorsun.

Dışarıdayken bir çocuk gördüğümüzde kendinden geçiyorsun, gidip seviyorsun. Veya aaa diye bağırıp koşturuyorsun ona doğru. :)

Kuşlar nasıl yapıyor diyoruz kanat çırpıyorsun, aslan ne yapıyor diyoruz vavv diyerek pençe atıyorsun, atlar dıgıdık dıgıdık gidiyor yapıyorsun.













24 Kasım 2015 Salı

24 Kasım 2015, Salı

Hafta sonu için Bodrum'a gittik bebeğim... Gezdik, yedik, içtik, eğlendik. Hava da inanılmaz güzeldi şansımıza. Sen inanılmaz şımardın :)
Bodrum'a giderken uçakta başladın herkese laf atmaya, iletişim kurmaya. Arka sıradaki kadına cee-ee yapıp gülmeler, abilerle oyun oynamalar :) 1 saniye durmadın yolculuk boyu uçakta kucağımda yapılabilecek her şeyi yaptın. Hava alanına amcan bizi almaya geldiğinde artık pilin çoktan bitmişti, arabada uyuyakaldın. Evimize geldiğimizde farklı bir ortam olunca anında uyandın ve evi keşif turuna çıktın yeniden gece yarısı. Sabah babanla pazara gittin, ardından kahvaltıya teyzene gittik, sonra Ortakent'e koca nenene ve dedene... Oradan Gümüşlük'e Sami Amcanla... Gümüşlük'te tavukları kovaladın, sahilde kedilerin peşinden koştun, çay bahçesinde köfteleri hüplettin, köpeği sevdin, eve dönüş yolunda arabaya binmek istemedin her zamanki gibi! Akşam dayınlara gittik yemeğe, sehpanın üstüne tırmandın, şampiyon oldun, çok eğlendin :)
Pazar sabahı kahvaltımızı dışarıda yaptık, kafeye gelen bütün bebeklerle birbirinizi sevdiniz :) Kahvaltıdan sonra Turgutreis Marina da dolaştık, açık alanda kendi başına yürümeyi, koşturmayı o kadar çok seviyorsun ki senden mutlusu yok. Bol bol temiz havadan sonra evimize döndük. Amcanlar geldi, onlara da hünerlerini sergiledin :) Kime ne numaralar yapacağını bilemedin resmen! Bu kadar koşuşturmanın ardından 2 saatlik bir öğle uykusuna yattın:) Sonrası zaten dönüş yolculuğu için hazırlık :( 
Geriye kalan bir kaç güzel hatıra fotosu :)






15 Kasım 2015 Pazar

15 Kasım 2015, Pazar

Deniz'im..
Her hafta sonu mutlaka seni yeşil bir alana götürmeye çalışıyoruz; tabi ki adresimiz ODTÜ...
Sen de inanılmaz keyif alıyorsun bu gezilerden... 
Seni tutabilene aşk olsun! 
Ne görürsen onun peşindesin, köpek mi gördün hemen oraya koşuyorsun hav hav diyip bize gösteriyorsun, yerlere düşmüş kestaneleri eline alıyorsun inceliyorsun, merdivenleri teker teker çıkıp her basamakta oturup "Şampiyon Deniz" yapıyorsun, başkalarının topunu alıp oynuyorsun, kendin gibi bebekleri görüp onlarla kendince iletişim kuruyorsun, ODTÜ'deki masadaki heykeli DEDE DEDE diye seviyorsun ve daha niceleri...
Seni arabaya bindirip eve götürmek de tam bir macera :)
Ortamdan uzaklaşmak istemediğinde, veya dışarıda kalmak  istediğinde araba koltuğuna oturmamak için mücadele veriyorsun... Seninle her gün ayrı güzel bebeğim...
İyi ki varsın!










26 Ekim 2015 Pazartesi

26 Ekim 2015, Pazartesi

Denizim..

Hafta sonu için İzmir'e anneannen ve dedene gittik, dayınlar da geldi; teyzende olsa tam kadro İzmir'de olacaktık ama olmadı :(

Cumartesi sabah zar zor yetiştiğimiz uçakla İzmir'e vardık. Babam ben çok seviyorum diye sabah ilk iş fırından boyozları alıp gelmiş, boyozlu gevrekli bir İzmir kahvaltısı yaptım ki keyfime diyecek yoktu. 

Annemlerle ve dayınlarla biraz hasret giderdikten sonra babanın halasına gittik. Koca nenen rahatsızlandığı için İzmir'e doktora gelmişti ve o da oradaydı. Koca nenene ve halanlara hünerlerini sergiledin :) Bindiğimiz tüm taksilerdeki şoförlere DEDE DEDE diyip durdun :) 

Pazar günü teyzem aşure yapacağı için onlara gittik, ilk defa şekersiz de olsa aşure yedin. Sevmediğin bir şey olmadığı için onu da hüplettin :) Umarım hep böyle iştahlı bir çocuk olursun; babana ve bana benzemezsin :)

Pazartesi sabah uçağa binip Ankara'ya geri döndük :( Beni işe bıraktıktan sonra baban seni eve bırakıp işe gitti :(

Her güzel şey gibi İzmir yolculuğumuz da kısa sürdü :(






23 Ekim 2015 Cuma

23 Ekim 2015, Cuma

Denizim...

Hala hastasın bebeğim.

Ateşin, halsizliğin yok ama sümüklü ve öksürüklüsün :( Geceleri uyumakta zorlanıyorsun, uyurken öksürdüğünde emzik ağzında fırlıyor ve meme meme diye ağlayıp uyanıyorsun :(

Hafta sonu Güven Hastanesi'ne gittik, doktor burun spreyi ve geçmezse antibiyotik verdi. Alev Doktora mesaj attım, hemen seni görmek istedi; doktorumuzunda kardeşi rahatsız olunca ancak bugün gidebildik randevuya. Alev Doktor da ne yazık ki antibiyotik verdi, ama çok daha hafif bir antibiyotik.

Umarım hemencecik iyileşirsin bebeğim :(

15 Ekim 2015 Perşembe

Ebeveyn Kitap Önerileri

Günlük yaşam üzerinden anlatılan ilişkilere ve doğru iletişime dair bir kitap...
Çok beklentim olmamasına rağmen çok severek okuduğum ve ara ara yeniden okuyacağım tarzdan bir kitap...



Bir İlişki 50 Günde Nasıl Kurtulur? - Ebru Tuay Üzümcü

Roman tadında bir anlatı…

Ebru Tuay Üzümcü, Bir İlişki 50 Günde Nasıl Kurtulur?’da, neredeyse bitmiş bir ilişkinin bir evlilik danışmanının yardımıyla onarılış öyküsünü anlatıyor. 
Roman tadındaki bu kitap bize, birlikte yaşayan kişilerin yaşama farklı bakmayı, birbirlerinin duygularını anlamayı nasıl öğrenebileceklerini, hem kendisi, hem eş hem de anne ya da baba olmanın nasıl başarılabileceğini gösteriyor. 
Mutlu bir aile şans eseri değil, bilinçli çabanın eseridir.



Leyla Navaro - Gerçekten Beni Duyuyor musun?
Acı deneyimlere yol açan pek çok sorunun kökeninde, insanların birbirini gerçekten duymaması, duyamaması yatmaktadır. Çünkü sadece söylenen 'sözcükleri' duymak, sözcüklerin ardındaki duygu dolu mesajları alamamak, yanıtların da yüzeyde kalmasına yol açar; bu durum ise iletişimin engellenmesi anlamına gelir. 
Önem verdiğimiz insanlarla ilişkilerimizin onarılmaz yaralar almasını engellemenin tek yolu, doğru iletişim kurmayı bilmektir. Doğru iletişim kurmanın yolları öğrenilebilir.
İşte Leyla Navaro’nun bu yapıtı, sevdiklerimizi ve önemsediklerimizi “gerçekten” duyup kendimizi de daha içten bir biçimde duyurabilmemiz yolunda bize önemli ipuçları vermektedir.

10 Ekim 2015 Cumartesi

10 Ekim 2015, Cumartesi

Bugün Gymboree Ankara'da Atölye Tempo Psikolojik Danışma Merkezinden, Psikolojik Danışman Sema Yüce'nin verdiği "Çocukla İletişim" seminerine katıldık Pelin'le. Sen doğduğundan beri daha etkin bir anne, hatta etkin bir insan olmaya çalışıyorum. Başarabildiğim zamanlar da var, başaramadığım zamanlar da... Neyse gelelim seminerimize...

Sema Hanım öncelikle 3 çeşit insan davranışını sıraladı ve tanımladı. 

EDİLGEN İNSAN: Sadece karşısındakinin ihtiyaçlarını düşünen, kendi ihtiyaçlarını düşünmeyen,  kendini kurban eden insan.
ETKEN İNSAN: Hem kendinin, hem de karşısındakinin ihtiyaçlarını düşünen, ortak çözüm arayan insan.
SALDIRGAN İNSAN: Sadece kendi ihtiyaçlarını düşünen, asla karşısındakinin ihtiyaçlarını düşünmeyen. BEN odaklı insan.

Farklı insanlarla, farklı zamanlarda bu 3 insan davranışını da gösterebildiğimizi ve amacın her zaman herkesle ETKEN İNSAN olarak iletişim kurmamız/kurabilmemiz gerektiğini anlattı. Burada bir sarkaç var ve sarkaç her iki olumsuz yöne de gidebilir, amaç sarkacın ortada ETKEN İNSAN da durabilmesi ve bu şekilde iletişim kurabilmemiz dedi.

Küsmek, ima etmek, laf sokmak, telefonu suratına kapatmak, arkanı dönüp gitmek, kapıyı çarpıp çıkmak, bunlar PASİF SALDIRGANLIK tır. Saldırgan kişiden farkı yoktur. (Ne yazık ki kendimi doğru ifade edemediğim zamanlar benim de yaptığım davranışlar :( )

Bir başkasıyla yaşadığımız bir problemi başkasından çıkarmamalıyız. Eşimizin dağınıklığına kızıp çocuğumuza baban gibi dağınık/pasaklı vs diye söylenip kızgınlığımızı çocuğumuzdan çıkarmamalıyız.

BEN DİLİ ni konuşabilmeyi bilmeliyiz. Sen şunu böyle yaptın, sen bunu söyledin değil; BEN bu konuda bunu hissettim gibi.

Kendi istemediğimiz bir şeyi insanları kırmamak adına -MIŞ GİBİ YAPMAK daha sonra bize olumsuz olarak dönebilir. Ne hissediyorsak, karşımızdakiyle ETKİN bir dille, duygularımızı anlatarak konuşmalıyız. Çünkü MIŞ GİBİ yaptığımızda kendimizi mutsuz ettiğimiz için, başka bir şeye sinirlenebiliyor olmamız kaçınılmazdır. Ebeveyn olarak biz her hangi bir durum karşısında MIŞ GİBİ yaptığımızda çocuğumuza rol model olarak MIŞ GİBİ insan olmayı gösteriyoruz, DİKKAT!

Kabul Edilebilir ve Kabul Edilemez Davranışlar olduğunu ve bu davranışların sınırının herkes için, her durumda farklı olduğunu konuştuk. Bazı davranışlar benim kabul edilebilir alanımdayken bir başkasının kabul edilemez alanında olabilir ve bu doğrultuda davranabilirler.

Doğru iletişim kurabilmenin en önemli özelliklerinden birinin ETKİN DİNLEME olduğunu konuştuk. Karşımızdaki kişiyle iletişim kurarken tüm dikkatimizi ona vermemiz gerektiğini, dikkatimizi dağıtan şeylerden kaçınmamız gerektiğini ve karşımızdaki kişiye önem verdiğimizi belli etmemiz gerektiğini örneklerle gösterdi.

Seminer sonunda Sema Hanım bir kaç kitap önerdi;

- Leyla Navaro - Gerçekten Beni Duyuyor musun?

- Dr.Thomas Gordon - Etkili Anne-Baba Eğitimi

- Dr.Thomas Gordon - Etkili Anne-Baba Eğitiminde Uygulamalar






9 Ekim 2015 Cuma

09 Ekim 2015, Cuma

İlk defa hasta oluyorsun galiba bebeğim.

Perşembe gecesi sürekli öksürdün uykunda.

Bugün Alev Hanım'a mesaj attım, yarım ölçek Peditus şurup önerdi. Umarım en kısa sürede iyileşirsin bebeğim. 

Sen hiç hasta olma kuzum :(

1 Ekim 2015 Perşembe

01 Ekim 2015, Perşembe

Denizim.. Bal bebeğim..

Biraz önce Atatürk Üniversitesi Çocuk Gelişimi Ön Lisans Programına kayıt oldum. 

Annen yeniden öğrenci oldu. Öğretmenim de sen...

:)

01 Ekim 2015, Perşembe

 Deniz bey bebek;

1 yıl, 3 ay 14 günlüksün. Yani 15,5 aylıksın :)

- İnanılmaz taklitçi oldun son zamanlarda, biz ne yapsak anında sen de yapıyorsun
- Dede, Baba, Meme (emzik), Miyav, Biyabiyabiya (ne demek bilmiyoruz:) ) diyorsun
- Geri geri yürüyorsun
- Alkış yapıyorsun
- Öpücük gönderiyorsun
- Elinle gel gel gel yapıyorsun
- Gözünü, dişini, dilini, burnunu, kulağını, göbeğini, pipini gösteriyorsun
- Dişini nasıl fırçaladığını gösteriyorsun
- Anne, baba, teyze, dayı, amca, dede vs kimi sorsak gözünle bulup gösteriyorsun
- Oyuncaklarının hemen hepsini tanıyorsun, neyi al getir dersek onu alıp geliyorsun
- Getir-götür işleri yapıyorsun
- Odada olmayan eşyayı getiriyorsun (odandayken salondaki suluğunu git getir diyorum hemen getiriyorsun)
- Elini ağzına vurarak AAAAAA diye ses çıkartıyorsun
- Kapıyı çalıyorsun
- Işıkları açıyorsun
- Zile basıyorsun
- Söylediklerimizi anlamaya başladın
(Hadi banyo yapacaksın diyoruz doğru banyoya gidiyorsun
Hadi uyku vakti diyoruz doğru yatağına gidiyorsun
Kaka yapmışsın altını alalım diyoruz doğru odana gidiyorsun)
- Oyuncak hayvanlarını biliyorsun; köpek, inek, aslan,maymun, pandayı getir dediğimizde onları bulup getiriyorsun
- Çorabını önce hangi ayağa giyiyoruz Deniz diyorum, hemen sağ ayağını kaldırıyorsun, sağ ayağına çorabını giydikten sonra şimdi hangi ayağına giyeceksin çorabını diyorum sol ayağını kaldırıyorsun






Fotoğraf Ortakent'te Kurban Bayram'ının birinci gününde koca nenenin evinde çekildi.

30 Eylül 2015 Çarşamba

30 Eylül 2015, Çarşamba

17 Eylül Perşembe gecesi büyük anneanneyi kaybettik. O gece apar topar hazırlanıp Bodrum'a yola çıktık. Teyzemler de Deniz'e bakmak için Ankara’ya gelmişlerdi, önce onları İzmir otobüsüne bindirdik, sonra biz yola çıktık. 
Cuma günü öğle namazından sonra defnedildi anneanne :( 
Bir haftadan daha uzun süre Ankara’da değildik. Arada babamı görmeye İzmir'e gittik. Deniz bebek DE DE DE DE diye babamın peşinde koşturdun. Kurban Bayramda Bodrum’daydık. Sonra gene Ankara… Bunlarda tatil dönüşü fotoğraflar…












13 Eylül 2015 Pazar

13 Eylül 2015, Pazar


Denizim,

Büyük anneannenin hastalığı ağırlaşınca babaannen Bodrum'a gitti, dolayısıyla sana biz işteyken bakacak kimse kalmadı. İzmir'den hemen teyzemleri transfer ettik senin için.
Onlarla birlikte Odtü'ye gittik her hafta sonu olduğu gibi bu fotolarda oradan...




9 Eylül 2015 Çarşamba

09 Eylül 2015, Çarşamba

Denizim..

Alev Doktor kansızlığın için Tobb Etü Hastanesi'nden Prof.Dr.Nejat Akar'da ikinci bir görüş olarak görsün istedi. 

Sonuç aileden gelen kansızlık, korkulacak bir şey yok, demir damlasına devam.

Babanla benim aklımız çıksa da kötü bir şey çıkacak diye sen bekleme sırasında çok eğlendin. 







6 Eylül 2015 Pazar

06 Eylül 2015, Pazar

Güne küçük bir penguen olarak başlayan Deniz bebek, ilerleyen saatlerde Odtü'de koşturmaca oynayarak devam etti. 
Enerjisini attığını sanan anne babasını gece 2 saatte bir uyandırarak durumun hiç de öyle olmadığını kanıtladı :)
Uykusuz bebelere ve ebeveynlerine öpücükler! :)








Not: Gene fotoğrafları ben çektiğim için benim hiç fotoğrafım yok :(