26 Ekim 2015 Pazartesi

26 Ekim 2015, Pazartesi

Denizim..

Hafta sonu için İzmir'e anneannen ve dedene gittik, dayınlar da geldi; teyzende olsa tam kadro İzmir'de olacaktık ama olmadı :(

Cumartesi sabah zar zor yetiştiğimiz uçakla İzmir'e vardık. Babam ben çok seviyorum diye sabah ilk iş fırından boyozları alıp gelmiş, boyozlu gevrekli bir İzmir kahvaltısı yaptım ki keyfime diyecek yoktu. 

Annemlerle ve dayınlarla biraz hasret giderdikten sonra babanın halasına gittik. Koca nenen rahatsızlandığı için İzmir'e doktora gelmişti ve o da oradaydı. Koca nenene ve halanlara hünerlerini sergiledin :) Bindiğimiz tüm taksilerdeki şoförlere DEDE DEDE diyip durdun :) 

Pazar günü teyzem aşure yapacağı için onlara gittik, ilk defa şekersiz de olsa aşure yedin. Sevmediğin bir şey olmadığı için onu da hüplettin :) Umarım hep böyle iştahlı bir çocuk olursun; babana ve bana benzemezsin :)

Pazartesi sabah uçağa binip Ankara'ya geri döndük :( Beni işe bıraktıktan sonra baban seni eve bırakıp işe gitti :(

Her güzel şey gibi İzmir yolculuğumuz da kısa sürdü :(






23 Ekim 2015 Cuma

23 Ekim 2015, Cuma

Denizim...

Hala hastasın bebeğim.

Ateşin, halsizliğin yok ama sümüklü ve öksürüklüsün :( Geceleri uyumakta zorlanıyorsun, uyurken öksürdüğünde emzik ağzında fırlıyor ve meme meme diye ağlayıp uyanıyorsun :(

Hafta sonu Güven Hastanesi'ne gittik, doktor burun spreyi ve geçmezse antibiyotik verdi. Alev Doktora mesaj attım, hemen seni görmek istedi; doktorumuzunda kardeşi rahatsız olunca ancak bugün gidebildik randevuya. Alev Doktor da ne yazık ki antibiyotik verdi, ama çok daha hafif bir antibiyotik.

Umarım hemencecik iyileşirsin bebeğim :(

15 Ekim 2015 Perşembe

Ebeveyn Kitap Önerileri

Günlük yaşam üzerinden anlatılan ilişkilere ve doğru iletişime dair bir kitap...
Çok beklentim olmamasına rağmen çok severek okuduğum ve ara ara yeniden okuyacağım tarzdan bir kitap...



Bir İlişki 50 Günde Nasıl Kurtulur? - Ebru Tuay Üzümcü

Roman tadında bir anlatı…

Ebru Tuay Üzümcü, Bir İlişki 50 Günde Nasıl Kurtulur?’da, neredeyse bitmiş bir ilişkinin bir evlilik danışmanının yardımıyla onarılış öyküsünü anlatıyor. 
Roman tadındaki bu kitap bize, birlikte yaşayan kişilerin yaşama farklı bakmayı, birbirlerinin duygularını anlamayı nasıl öğrenebileceklerini, hem kendisi, hem eş hem de anne ya da baba olmanın nasıl başarılabileceğini gösteriyor. 
Mutlu bir aile şans eseri değil, bilinçli çabanın eseridir.



Leyla Navaro - Gerçekten Beni Duyuyor musun?
Acı deneyimlere yol açan pek çok sorunun kökeninde, insanların birbirini gerçekten duymaması, duyamaması yatmaktadır. Çünkü sadece söylenen 'sözcükleri' duymak, sözcüklerin ardındaki duygu dolu mesajları alamamak, yanıtların da yüzeyde kalmasına yol açar; bu durum ise iletişimin engellenmesi anlamına gelir. 
Önem verdiğimiz insanlarla ilişkilerimizin onarılmaz yaralar almasını engellemenin tek yolu, doğru iletişim kurmayı bilmektir. Doğru iletişim kurmanın yolları öğrenilebilir.
İşte Leyla Navaro’nun bu yapıtı, sevdiklerimizi ve önemsediklerimizi “gerçekten” duyup kendimizi de daha içten bir biçimde duyurabilmemiz yolunda bize önemli ipuçları vermektedir.

10 Ekim 2015 Cumartesi

10 Ekim 2015, Cumartesi

Bugün Gymboree Ankara'da Atölye Tempo Psikolojik Danışma Merkezinden, Psikolojik Danışman Sema Yüce'nin verdiği "Çocukla İletişim" seminerine katıldık Pelin'le. Sen doğduğundan beri daha etkin bir anne, hatta etkin bir insan olmaya çalışıyorum. Başarabildiğim zamanlar da var, başaramadığım zamanlar da... Neyse gelelim seminerimize...

Sema Hanım öncelikle 3 çeşit insan davranışını sıraladı ve tanımladı. 

EDİLGEN İNSAN: Sadece karşısındakinin ihtiyaçlarını düşünen, kendi ihtiyaçlarını düşünmeyen,  kendini kurban eden insan.
ETKEN İNSAN: Hem kendinin, hem de karşısındakinin ihtiyaçlarını düşünen, ortak çözüm arayan insan.
SALDIRGAN İNSAN: Sadece kendi ihtiyaçlarını düşünen, asla karşısındakinin ihtiyaçlarını düşünmeyen. BEN odaklı insan.

Farklı insanlarla, farklı zamanlarda bu 3 insan davranışını da gösterebildiğimizi ve amacın her zaman herkesle ETKEN İNSAN olarak iletişim kurmamız/kurabilmemiz gerektiğini anlattı. Burada bir sarkaç var ve sarkaç her iki olumsuz yöne de gidebilir, amaç sarkacın ortada ETKEN İNSAN da durabilmesi ve bu şekilde iletişim kurabilmemiz dedi.

Küsmek, ima etmek, laf sokmak, telefonu suratına kapatmak, arkanı dönüp gitmek, kapıyı çarpıp çıkmak, bunlar PASİF SALDIRGANLIK tır. Saldırgan kişiden farkı yoktur. (Ne yazık ki kendimi doğru ifade edemediğim zamanlar benim de yaptığım davranışlar :( )

Bir başkasıyla yaşadığımız bir problemi başkasından çıkarmamalıyız. Eşimizin dağınıklığına kızıp çocuğumuza baban gibi dağınık/pasaklı vs diye söylenip kızgınlığımızı çocuğumuzdan çıkarmamalıyız.

BEN DİLİ ni konuşabilmeyi bilmeliyiz. Sen şunu böyle yaptın, sen bunu söyledin değil; BEN bu konuda bunu hissettim gibi.

Kendi istemediğimiz bir şeyi insanları kırmamak adına -MIŞ GİBİ YAPMAK daha sonra bize olumsuz olarak dönebilir. Ne hissediyorsak, karşımızdakiyle ETKİN bir dille, duygularımızı anlatarak konuşmalıyız. Çünkü MIŞ GİBİ yaptığımızda kendimizi mutsuz ettiğimiz için, başka bir şeye sinirlenebiliyor olmamız kaçınılmazdır. Ebeveyn olarak biz her hangi bir durum karşısında MIŞ GİBİ yaptığımızda çocuğumuza rol model olarak MIŞ GİBİ insan olmayı gösteriyoruz, DİKKAT!

Kabul Edilebilir ve Kabul Edilemez Davranışlar olduğunu ve bu davranışların sınırının herkes için, her durumda farklı olduğunu konuştuk. Bazı davranışlar benim kabul edilebilir alanımdayken bir başkasının kabul edilemez alanında olabilir ve bu doğrultuda davranabilirler.

Doğru iletişim kurabilmenin en önemli özelliklerinden birinin ETKİN DİNLEME olduğunu konuştuk. Karşımızdaki kişiyle iletişim kurarken tüm dikkatimizi ona vermemiz gerektiğini, dikkatimizi dağıtan şeylerden kaçınmamız gerektiğini ve karşımızdaki kişiye önem verdiğimizi belli etmemiz gerektiğini örneklerle gösterdi.

Seminer sonunda Sema Hanım bir kaç kitap önerdi;

- Leyla Navaro - Gerçekten Beni Duyuyor musun?

- Dr.Thomas Gordon - Etkili Anne-Baba Eğitimi

- Dr.Thomas Gordon - Etkili Anne-Baba Eğitiminde Uygulamalar






9 Ekim 2015 Cuma

09 Ekim 2015, Cuma

İlk defa hasta oluyorsun galiba bebeğim.

Perşembe gecesi sürekli öksürdün uykunda.

Bugün Alev Hanım'a mesaj attım, yarım ölçek Peditus şurup önerdi. Umarım en kısa sürede iyileşirsin bebeğim. 

Sen hiç hasta olma kuzum :(

1 Ekim 2015 Perşembe

01 Ekim 2015, Perşembe

Denizim.. Bal bebeğim..

Biraz önce Atatürk Üniversitesi Çocuk Gelişimi Ön Lisans Programına kayıt oldum. 

Annen yeniden öğrenci oldu. Öğretmenim de sen...

:)

01 Ekim 2015, Perşembe

 Deniz bey bebek;

1 yıl, 3 ay 14 günlüksün. Yani 15,5 aylıksın :)

- İnanılmaz taklitçi oldun son zamanlarda, biz ne yapsak anında sen de yapıyorsun
- Dede, Baba, Meme (emzik), Miyav, Biyabiyabiya (ne demek bilmiyoruz:) ) diyorsun
- Geri geri yürüyorsun
- Alkış yapıyorsun
- Öpücük gönderiyorsun
- Elinle gel gel gel yapıyorsun
- Gözünü, dişini, dilini, burnunu, kulağını, göbeğini, pipini gösteriyorsun
- Dişini nasıl fırçaladığını gösteriyorsun
- Anne, baba, teyze, dayı, amca, dede vs kimi sorsak gözünle bulup gösteriyorsun
- Oyuncaklarının hemen hepsini tanıyorsun, neyi al getir dersek onu alıp geliyorsun
- Getir-götür işleri yapıyorsun
- Odada olmayan eşyayı getiriyorsun (odandayken salondaki suluğunu git getir diyorum hemen getiriyorsun)
- Elini ağzına vurarak AAAAAA diye ses çıkartıyorsun
- Kapıyı çalıyorsun
- Işıkları açıyorsun
- Zile basıyorsun
- Söylediklerimizi anlamaya başladın
(Hadi banyo yapacaksın diyoruz doğru banyoya gidiyorsun
Hadi uyku vakti diyoruz doğru yatağına gidiyorsun
Kaka yapmışsın altını alalım diyoruz doğru odana gidiyorsun)
- Oyuncak hayvanlarını biliyorsun; köpek, inek, aslan,maymun, pandayı getir dediğimizde onları bulup getiriyorsun
- Çorabını önce hangi ayağa giyiyoruz Deniz diyorum, hemen sağ ayağını kaldırıyorsun, sağ ayağına çorabını giydikten sonra şimdi hangi ayağına giyeceksin çorabını diyorum sol ayağını kaldırıyorsun






Fotoğraf Ortakent'te Kurban Bayram'ının birinci gününde koca nenenin evinde çekildi.